1 Ağustos 2016 Pazartesi

BİR HAYAT BİN BİR ANI


ANI 32

1 Ağustos 2016

Bu kez Bannaların kabilesine yakın bir köydeyiz.
Sabah pazarlarına gittik  daha bir kara ve mesafeliler. Tahminimizden daha büyük bir market. Ne hamerler gibi saçlarını kırmızı çamurla boyamış ne de mursiler gibi  dil,dudak, kulaklarını delmişler.Vuçutlarını boyayarak ve  toka,takılarla süslenmişler.
Bedenlerini en fazlaboyayarak  süsleyen kabile Bannalar.
Etopyanın suprizleri bitmiyor her anı başka güzel.
Enganga akşam pazara gelenler için bir bar var,yabancılar giremez,  gitmek istersen şansımızı deneyelim ,arkadaşımsın derim dedi.
İstemezmiyim. Akşamı zor ettim.
Ben seyahatlerimde yemeği dert etmeyen biriyim ama  hiçbir yerde Etopyadaki kadar zorlanmadım.
Geleneksel tepsilerinin ortasına koydukları o yufka ekmeği kurutulmuş işkembeye benzetiyorum, içim bulanıyor.
Bir tek sirkeli lahana salatalarını yedim, onun dışında ekmek ve haşlanmış yumurta,  kızarmış tavuk eti. Bazı büyük yerleşimlerde piza, makarna, balık yemek mümkün oldu.
İşte Bannaların lokaline gideceğiz. Enganga güzel içkileri var belki tadına bakarız dedi.
Akşam yemeği için  lokantaya gittik  yumurta yokmuş ekmekle lahana salatası yedim oradan lokale geçtik.
Sokaklarda hiç aydınlatma yok, tek tük Banna geçiyor.
Sonunda lokale vardık cılız ışık altında ilkel ,tahta masa  ve sıralarda oturmuş kara derili bannalı kadın ,erkekler.
Hamerların lokalinde çok çocuk vardı  şarhoş annelerinin kucağında burada sadece erişkinler var.
Tüm gözler hoşuntsuz bana çevrildi,  Enganganın arkasına saklandım ama çocuk o kadar çelimsiz ki.
Ya çokk komik ,sanki bir filim setindeyiz Etopyada gördüğüm ilk şişman insan işte bize doğru geliyor.
Kapkara bannalardan sonra şişman bir insan görmek beni şaşırttı.
Kadın tıpkı tarihi filimlerdeki zenci, hizmetçi, köle kadınların giydiği elbiseden giymiş, başınada  elbisesiyle uyumlu eşarbını bağlamış…
Görülesi bir tablo ben,   küçücük Enganganın arkasında her şeyi görmeye çalışıyorum, bi yandan da beni almayacaklar düşüncesi.
Engangayla kadın konuştu kadın  beni işaret ederek bir şeyler söylüyor yavaş yavaş her kesin yüz hatları gevşemeye başladı.
Fotoğraf çekmek yok dedi Enganga.
Tamam makinayı çıkarmam bile çantadan dedim.
Beş masa var ne kadar iri yarı bu bannalar yoksa korktumda banamı öyle geliyor.
Yer açılan masaya  belden üstleri çıplak bannaların arasına oturduk, tuhaf giyimli kadın sahibi lokalin.
Her masaya şişelerle  kabilenin ürettiği alkollü içkiler getiriliyor, plastik bardaklar dağıtıldı yudumlamaya başladık.
Masaya içki ısmarladım, hem hava yatışsın, hem sohbet olur, belki bir iki fotoğraf bile çekerimi.
Tuhaf giyimli kadın cam içki şişelerini getiriyor, ben kapağını açıyorum, hem kendi bardağımı hem sağım solumda boşalan bardakları dolduruyorum.
Şişe cam ya, kapağını ben açıyorum ya , güven içindeyim.
Bir saat kadar sonra  bannaların yarısı ortada,  bir orkestra var tuhaf müzik eşliğinde dans ediyorlar.
Ortam güzelleşti birkaç adam resmimi çekebilirsin dedi Enganga. Eminmisin ?
Sadece talep edenleri, her kesi değil.
Bir kaç foto aldım makinayı yine sakladım.
Ortamın tadını çıkarmak daha hoş, boş ver fotoğrafı Tülin.
Öyle bir noktaya geldik ki ben fotoğraf çekmek istemiyorum ama bir birinden cesaret alan bannalar beni de çek, beni de, bakayım nasıl çıkmışım?…
Zor soktum çantaya makinayı.
Manzara muhteşem beni de  çağırıyorlar piste. Neden olmasın?
Biliyordum başıma gelecekleri lokal sahibi tuhaf giyimli kadın elimden tutup piste çekti beni bende onlara uymaya çalışarak sallanıyorum.
Bütün lokal bana gülüyor pek çoğu beni görebilmek için yerine oturdu.
İçkiye hiç gerek yokmuş, dans etmem  yeterliymiş kalplerini çalmam için.
Katıla katıla gülüyorlar bana  .
Pistte iki kadın, ben, birde  delikanlı var.
Hep beraber gülmekten katılırken o da ne, delikanlının belindeki bez açılıp düşmez mi, çocuk bana gülmekten başına geleni anlamadı bir arkadaşı koştu kapattı.
Bu kez hep beraber ona gülüyoruz.
Delikanlı biz gidene kadar en arkada bir yere oturdu, hiç kalkmadı benden utanmış olmalı.
Sahi o çaput nasıl duruyor açılmadan.
Neyse günün  olayı ne benim dans edişim, ne delikanlının üryan ortada dans etmesi.
Tam yerime oturayım derken ne göreyim, lokal sahibi İsauora şişeleri pis bir plastik kovaya daldırıp, dolduruyor sonra kapağını sıkıp masalara servis yapıyor , kadının ellerinden damlayan sıvı tekrara kovaya düşüyor, kusacağım.
Bütün o içtiğim şeyler bu kovadan mı?... 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder