ANI 55
24 Ağustos 2016
Zanzibar Stone Townı karış karış biliyor
hissediyorum.
İkinci gün kumsalda denize girerken
tanıştığım almanlarla Lıvingstone restoranta gidip akşam güneşinin batışını
seyrettik.
Sonraki günlerde eğer merkezdeysem
akşamları buraya gelip o güzelim gün batımında bira içmeyi kaçırmadım.Gün
batımı saatinde yer bulmak neredeyse
imkansızdı burada.
Ikinci günümdü konakladığım yerin
çaprazında bir kapıdan süslü kadınlar giriyor çıkıyor.
Terastan bakıyorum bir çins
eğlence olmalı.
Kalabalık gittikçe artıyor
hafiften vurmalı çalgı sesleri başlayınca attım kendimi dışarı doğruca artık
emin olduğum düğün kapısına.
Burası aslında ev değil düğün
salonu yalnız yerler halı kaplı yere oturuyorsun..
Sanki bekledikleri davetli benim
aldılar içeri bir iki kelimelik İngilizceleriyle hal hatır soruyorlar,pasta içecek
ikram ediyorlar.
İlk dakikalrda hiç kameramı
çıkarmadım gittikçe rahatladı kadınla ,çocuklar.
Yavaş yavaş türbanlar çıkmaya
başladı ,ağırlıklı pembe,kırmızı,renkli parlak saten elbiseler ortaya çıktı, türbanlar çıktı.
Orkestrada yerde oturuyor sadece
orkestrada beş fesli (nedenini anlamadım )erkek var, ya çok yaşlı ya
çocuk yaşındalar.
Orkestradakilerin etrafı tütsülerle
çevrilmiş, salon kadın parfümü,ter,tütsü kokuyor.
Kadınlar olabildiğince yüzlerini
bembeyaz yapan bir cins fon do ton yada başka bir şeye bulamışlar.
Eller ayaklar kara, kara yüzler
bembeyaz o beyazlığın altından esmerlik ortaya ha çıktı ha çıkacak.
Parmaklar şıklatılarak oynuyorlar
ama bizdeki kadar çeşitli değil figürler.olsun yinede çok hoş burada olmak.
Benide kaldırdılar oynamaya
ortaya.
Etopyada barda kabileyi nasıl
güldürdüysem burada da çocuktan nineye her kes bana gülüyor ,gülüyorum.
Bir neşe bir neşe ikramları
bitmedi birde paket yaptılar meyve suyu ve pastayı elime tutuşturdular ayrılırken.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder