ANI 46
15 Temmuz 2016
Brundideyim, Ruanda'dan gelirken ilk Brundi kasabasına bayıldım.
Hala
orada inmeli o kasabada konaklamalıydım diye düşünüyorum.O kadar güzel bir
kasabaydı.
Neyse bujumburaya vardık.
Hava kararmak üzere.
Bir gezginin önerisi olan yine kilise otelinde kalmak
istiyorum.
Garajdaki büfeyi çalıştıran Hintli beni bir taksiye bindirdi, adresi şoföre gösterdi dediği fiyattan
fazla ödememi söyledi gönderdi beni.
Garaj uzakmış kendi başıma zor olurdu.
Kilisenin oteli kiliseden daha konforlu .Benden başka bir
öğretmen konaklıyor ailesiyle kilise çalışanlarına bir kurs vermek için gelmiş.
EE ne işim var Bırundi Bujumburada .Hiiiç öyle geldim işte.
O zamanlar Brundideki tek fabrika varmış ve çivi üretiyormuş.
Konakladığım kilise buranın en iyi kilisesi otelide en iyi oteliymış.
Otelin hemen
arkasında başkanlık sarayı var.
Başkenti iki günde dolaştım .üç gece kaldım burada .
İlk gün dolaştım şehri ,yine pazar olmalı kiliseler törenden
geçilmiyor,bazılarını seyrettim.
Otele dönerken yanlışlıkla başkanlık binası ki
bina sadece üç katlı küçük bir bina.
İşte bu binanın önünden geçmek yasakmış hem yayaya hem araçlara.Yanlışlıkla önünde yürüyordum ki bir kaç üniformalı panikle beni geri çevirdiler. Aman meraklısı değiliz.
İlk iki gecenin parasını ödemiştim ama son gecenin parasını
ayrılırken öderim dedim.
Kilisedekilerle ahbap olduk bana tarif ettikleri restoranlar
ve kafelerde yemek yedim.Çok nazik ve mesafeliler Burundililer.
Son gece resepsiyona saat beste beni kaldırmalarını söyledim
Tanzanya sınıra giden otobüs altıda hareket edecek.
Parayı yarın ödeyeyim ki beni kaldırmaları garanti olsun
diyerek yattım.
Tam saat beşte kapımı çaldı resepsiyonist, tamam
geliyorum.
Toparlandım dün bir taksi beni alacaktı kapıdan .
Ne
resepsiyon görevlisi ne taksi var, zifiri karanlık.
Dört dönüyorum bir dış kapıdayım bir resepsiyonda seslenip
duruyorum.
Çıt yok kimsede.saat nerdeyse beş buçuk.
Parayı ödeyemeden çıktım karanlık yolda yürüyorum in cin top
oynuyor.
Başkanlık sarayının arka sokağında kalıyorum
polisler askerler var ama kimse dil bilmiyor , zaten korkudan konuşmak
istemiyorlar bile ben adamlardan değil onlar benden korktu.
Sonunda motosikletli biri geçti önümden.
Boda boda!
Durdu geri döndü elimdeki otobüs biletini gösterdim , tamam atla dedi
Motosikletle gidiyorda gidiyoruz şehrin ışıkları yok artık,.
Delikanlı son
surat gidiyor ama bitmek bilmedi yol ve ben bayağı korktum.
Sonunda garajdayız boda boda sürücüsüne gelirken taksiye ödediğim para tutarını
verdim hiç itiraz etmedi.
Garajda otobüs bir
tane ama cevresinda yüzlerce insan yar bunlar nasıl sığacaz bu araca derken
çoğunun yolcu etmeye geldiğini anladım.
Kalabağın çoğunu garajda bırakarak ayrıldık.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder