8 Ağustos 2016 Pazartesi

BİR HAYAT BİN BİR ANI

ANI 39

8 Ağustoa

Afrikada Nairobideyim.

Safari jipi tam belirlediğimiz saatte beni konakladığım yerden aldı. 
İtalyan çift, bir  Pakistanli asker birde Hint kökenli Amerikan vatandaşı adam  beş kişiyiz. 
Her şey dahil dört gün  üç gece 350 USD.
Safari heycanlıydı, ilk kez yapıyordum.
Şansıma en ender bulunan çitaları bile gördük.Bizon sayısı azdı ama yinede birkaç sürü gördük.
Uyumlu bir gruptuk ,konaklamalar ve ulaşım son derece konforluydu,yemekler de öyle.
Beklentimin ve ödediğim paranın üstünde bir safari oldu.
Ben ormanlık arazi bekliyordum ama neredeyse çalılıkların arasında seyrettik.
Mursi köylerini ziyaret ettik hatta bir tanesinde Hint kökenli arkadaş yüzlerce kalem defter getirmiş onları öğrencilere dağıttık.
Bir köyde mursiler yerel çalgıları eşliğinde dansettiler. Dansın tek figürü, hoplayıp duruyorlar şaşırtıcı olan bu kadar yükseğe nasıl sıçrayabildikleri.Ben de katıldım onlara,Afrikada az dansedip afrikalıları güldürmedim.
Köylerde büyük baş hayvancılık yaygındı .
Etopya kadar geleneksel değillerdi, örneğin hemen hepsi makinada örülmüş naylonsu kumaşları dolamışlardı bedenlerine.
Konaklamalarımız kıl çadırlarda oldu, duşu yatakları buzdolabı tam teşekküllü konforlu çadırlardı.
Sanırım safaride gördüğümüz yaban  hayvanların bir kısmı tur şirketlerince besleniyor bu yüzden  göç döngüsüne katılmamışlardı.
Yani vahşi hayvanlar bir birini yemeye gerek kalmıyordu bu sektörden pay alanlar çeşitli çiğ etleri belli yerlere koyarak hayvanları orada tutmayı becerebiliyorlardı. Vahşi doğada vahşi hayvanları kendi ortamında tam olarak gördüğümüzü söyleyemeyeceğim.
Beş büyükler diye tabir edilen  leopar aslan fil gergedan manda  görmek  heyecan vericiydi ama  bu safarilerde ters giden bir şey vardı.Bunu turizme dökmeleri bir sektör haline getirmeleri, benimde bunun bir parçası olmanın rahatsızlığı heyecanımla at başı bitirdim safariyi.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder