24 Eylül 2016 Cumartesi

BİR HAYAT BİN BİR ANI





ANI 85

23 Eylül 2016

Kurs bitmişti.
Cuma günleri tüm Brisbane barlar sokağına akıyordu.
Cumanın zorunlu içme, eğlenme, dağıtma günü olduğunu Londradan biliyordum.
Tüm hafta ciddiyetle çalışan her kes cuma akşamı kendini koyveriyordu.
Bu eğlencelere katılamasam da , bizde henüz o alışkanlık yoktu seyretmeyi seviyordum.
Her Cuma bende bir kaç bar dolaşıp bir kaç bira içiyordum.
Ancak benim pansiyon yolunun  üç yüz metresi karanlık ve tehlikeliydi.
O yolda  ben buraya geldikten  sonra  bir eroinman yirmi dolar için birini öldürmüştü.
Yol yirmi dakikalık yürüme mesafesinde. Üstelik harika bir parkın içinden geçiyor.Bu parkta nerdeyse her gün yüzdüğüm  kumsalı bile olan yüzme havuzu var. İnternetini ücretsiz kullanabildiğim kocaman kütüphanesi, tiyatro konser salonları var. Hava karardıktan sonra muhteşem aydınlatma içinde performanslar sergileniyor. Gece gündüz parkın içinden geçmekten çok hoşlanıyorum ama o  ama o üç yüz metre yok mu.
İşte o üç yüz metrede ben ana yolda trafik içinde yürüyordum.  Tek tük araba yavaş muhtemelen beni sarhoş sanıyorlar sağımdan solumdan geçiyorlar bende aydınlıkta güvenle yürüyerek  odama ulaşıyordum.
Hava alanında tanık olduğum asyalıya pozatif ayrımcılık kent merkezinde tersine işilyordu sanırım.
Avusturalyalıların gittiği hiçbir barda asyalı yoktu .Onların kendi barları varmış ama ben hiç denk gelmemiştim. Dolayısıyla barlarda hiç  sarı ırk görmedim.
Meksikada yaşayan kuzenim Meksikada tüm çekik gözlüler ayrıcalıklı güvenilirdirler.. Hırsızlık yapmayacakları varsayılır demişti.
 Sonraki seyahatlerimde bende bunu gördüm. Şüpheli durumlarda  beyaz ırkın üstünü ararlarken  sarı ırka bu yapılmıyordu.kanlarında hırsızlık yokmuş .
Yine bir Cuma şehir merkezinde bir bara gittim genellikle saat on iki gibi mutlaka pansiyona  dönerim.
Barda on beş kişilik yeni koleji bitirmış bir grupla tanıştım.Yaş ortalamaları yirmi beş.
Türkiyey ve Geliboluyu biliyorlar ilgiyle bir sürü şey sordular ülkem hakkında. Bende anlattım kaynaştık.  Birileri boşalan bardağımı  sürekli dolduruyor.
Sonunda grubun eski bir üyesi gibi onlarla  bar, bar gezdim birer kadeh içiyor, bir sonraki bara gidiyorduk.
Yaş farkına rağmen eski arkadaş gibiydik.
Avusturalyalılar Türkleri özellikle turist türkleri hoş görüyle karşılıyorlar. Beni de sıra dışı buldular yalnız başına gezen kadın.
Tüm Avusturalya seyahatim boyunca kabul gördüm.
Gruptan  iki kız kardeş illa gitme bizde kalırsın diye diye sürüklediler beni kendileriyle.
Saat üçe doğru biz üçümüz kalmıştık, dedim eve bırakın beni yok bize gidiyoruz dediler.
Bindik arabalarına yarım saatlik yoldan sonra kızların evindeyi,
İçerde ışık yanıyor ve camda gördüğüm en şişman kedi.
Şişmanlıktan zor hareket ediyor ve karnı yere değiyor.
Bir kedi nasıl bu kadar şişman olabilir?.
Üst katta bir yatak odasını verdiler bana.
Yattım nefes almamla beraber kedi tüyleri ağzımda.
Sinir bozucu sırt üstü yattım çantamdaki eşarbımla ağzımı burnumu kapattım.
Zaten gün ağırmaya başlamıştı.
Baktım uyuyamayacağım aşağı salona kanepeye uzandım.
Yarım saat sonra kızlardan biri tuvalete kalkmış hayırdır dedi.
Dedim kedi allerji yapıyor bir taksi çağırsak bana.
Ben bırakayım dedi güler yüzle arabasıyla beni pansiyonuma bıraktı.



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder