5 Eylül 2016 Pazartesi

BİR HAYAT BİN BİR ANI


ANI 67

5 Eylül 2016

Güney Afrikadan Namibyaya gidiyorm.
Kalahari çölü sınırında Uphingtondayım.
Anladığım kadarıyla şehir merkezindeyim karşıda bir otel var.
Koşturdum yer yok.
Aynı şeyi söylüyorlar nehir taştı  ,yakın oteller iptal, sokakta hava kararınca yalnız dolaşmayın.
Beni etekleri zil çalarak buraya çağıran iç sesimden çıt yok ,karanlık basıyor hem havaya hem  ruhuma.
Bir aşağı bir yukarı yürüdüm dört yolun dört yolundan da iki otel daha var ve dolular,bir kaç yeri aradılar benim için yer yok yok.
Tekrar ofise döndüm süslü hostes kapıyı kitledi bana oh olsun bakışı fırlattı,hava on dakikaya kesin karararacak.
Çaprazdaki restoran , tek ışıklı orası var.
Yaklaştım kapıda iki genç garson kız sigara molasında.
Merhaba dedim lokanta kaçta kapanıyor on iki dediler.
On ikiden sonra açık neresi var?
 Yolun aşağısındaki  bar .
O kaçta kapanıyor ?
Üçte.
Hımm olmadı..
Arkadaşlar sokakta kaldım .
Tek çare burda yemek yeyip on ikide bara geçmek üçte barın kapısnda sabahı beklemek tehlikeli diyorlar öylemi?
Kesinlikle ölümcül bir fikir dediler.
Biri koşa koşa içeri gitti cep telefonunu getirdi.,
En az dört yerle konuştular sanki kendi dertleriymiş gibi hevesliler.
Sonunda  telefondaki öbürüne adresi yazdırdı .
Şemayı da çizdiler.
 Adamın adını birkaç kere tekrarladılar Tomas ,Tomas.
Dedim taksiyle gideyim, tırstım.
Yok yok vakit kaybetme buradan beş dakika işaretlerle tarifi yenilediler.
Elimde adres koşuyorum alaca karanlık peşimde.
Tam adresi buldum ve hava kapkaranlık.
Zile bastım bir kaç kere ama duyulmamıştır diye kapı tokmağınıda çalayım dedim.
Hayda kapı tokmağı kırılmaz mı elimde kalan yarısına bakakaldım...





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder