23 Ekim 2016 Pazar

BİR HAYAT BİN BİR ANI






ANI 115

23 Ekim 2015

Arjantindeyiz.

Buanes Airesten  ayrıldığımızda sıcaklık 30 dereceydi
 Dünyanın sonundaki kent diye anılan Usuhaiaya vardığımızda ısı sıfırdı. Arjantinin bir ucundan diğerine otuz derece fark etmişti.
Yanımıza aldığımız eski kışlıklarımızı Patagonyada kullanıp dönüşte atacaktik bundan sonraki hava durumu  on yedi derecenin altına düşmüyordu.

Akşam beş gibi hava alanından yolda tanıştığımız bir ingilizle taksiyi paylaşarak kente  ulaştık.
İngiliz yarın sabah bir gemiyle on günlük buzul seyahatine çıkacakmış. gezi maliyeti beş bin paund. Fiyat  çok gibi göründü bana ama gemideki en ucuz kamera  fiyatı bu dedi adam.

Neyse elimizde lonly planet otel hostelleri dolaşıyoruz ama hepsi dolu yarına yerimiz var diyorlar.
İki saat dolaştık başarısız girişimlerimiz sonucunda  turist informationa gidip yardım alalım dedik.

Turist informasyondaki güler yüzlü görevliler kalabalık gezginlere toplu açıklama yaptı. en az yirmi sırt çantalı daha konaklama arıyordu, dünyanın çeşitli yerlerinden.
Kısacası görevliler elimizdeki tüm konaklamaların listesi telofonları burada birazdan kapatacağız isteyen listeleri alıp telofonla arayabilir dedi.

Telofonlar konusunda hiç iyi değildim listeyi almadan çıktık.

Bu kadar izdihamın nedeni yarın  buzul okyanusuna  hareket edecek geminin beş bin yolcusunun bu gece konaklaması yüzündenmiş. Bir gün sonra gelsek bunu yaşamayacaktık. Yarın sabah oteller bom boş olacak ama bu gece başımıız sokacak bir yer bulmalıyız.

Bizim gibi sokakata kalmış arjantinli ana kızla tanıştık. Birlikte otel aramaya karar verdik. Bize çok yardımcı oldular.
Kız gittiği otelleri bende gittiğim otelleri söyleyince nerdeyse tum seçeneklerimizi zaten kullandığımızı anladık.

Koşa koşa turist informasyona gidip bize hayırdır geri dondunuz gülücüğü atan görevliden üç sayfalık listeyi aldık ve  turist informasyon kitlendi.

Yağmur çiseliyor soğuk artmaya başlıyor yorgunluuğumuz bezginliğe dönüşüyordu.

Kızla ben bir telofon kulübesine gidip uzaktaki otelleri telofonla aramaya karar verdik.
Arkadaşımla kızın annesi bir kafede  sırt çantalarımızla bizi bekleyecekti.
İki saatte telofonla harcadık  yok yok kalacak yer yok.

Unutsuz geri döndük. bu arada arkadaşımla  kızın annesi bir polisten bir telofon numerası almışlar adamın biri evinin bir odasını bize kiralayacakmış. Nasıl anlaştınız diye sordum arkadaşıma ingilizceleri bile yok .İşaret diliyle dediler.

Tekrar telofon kulubesine döndük odasını kiralayan aileye ulaştık adam geldi taksiyle beş altı  kilometre gitti,kten sonra berbat bir evin berbat bir odasına eşyalarımızı koyduk.

Odada eskiden evin çocukları kalıyormuş eski bir ranza bir yatak var Bize yardımcı olan kız yerde yatacak bu durumda.
Neyse uyuyamasakta başımızı sokacak bir dam bulmuştuk.

Uçaktaki bisküvilerden başka bir şey yiyememiştik,endişeden açlığımızı farketmemiştik.
 En yakın nerde  yemek yeriz dedik evin kaba saba ahalisine.
Bir pizacıyı tarif ettiler koşa koşa yakaladık kapatmadan.

Hava  aydınlık olduğundan saat bana yedi gibi gelmişti ama saate baktığımda aslında gecenin  on ikisi olduğunu gördüm.
gündüzlerin uzun olduğunu unutmuşum.

Çeşnisi olmasada tazecik pizalarımıız birayla yedik  .Odamıza döndük. Kimse üstünü değiştirmedi kabanlarımızla çoraplarımızla yattık.

Ben ranzanın üst katındayım,kımıldayamıyorum , her an  ahşap ranza kırlacak gibi oluyor.

Gün ışıyana kadar dört kadın sohbet ettik yattığımız yerden.

Gece karanlığı bir kaç saat sürdü.

 Patoganyadaki programımız  birbirimize uyuyor bizde birlikte konaklamaya ve gezmeye karar verdik.
Gün ışıyınca hep beraber güzel bir otel bulup sıcak duşun altında ısındık ve kendiizi mis gibi yataklarımıza atıp uykuya kavuştuk..





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder