ANI 116
24 Ekim 2016
Arjantindeyiz.Patagonyada ,küçükken hayali bir ülke sanırdım gerçekmiş.
Bir masalda yaşıyor gibiyiz.İlk kez buz dağları görüyoruz, Buz mavisinin nasıl olduğunu şimdi anladım. Vapur turumuzda buz kayalarının nasıl gürültüyle ana parçadan ayrılıp okyanusa düştüğüne tanık oluyoruz.Hava iki derece ama güneş o kadar yakıyor ki ,güneşlendik üstümüzdeki uzun kollu kışlıklarımızı çıkararak.
Deniz aslanları buz adalarında tembel tembel yayılmışlar. Bir tanesi yavruladı tam da gözümüzün önünde ,yaklaştıkca kokularını hissettik ki bu kısmı rahatsız ediciydi.
Heycandan fotoğraf çekmeyi tamamen unutmuştuk.
Buz adalarında foklara, bir daha göremeyeceğimiz cinsteki penguen sürülerine rastladık.
Arjantinli tiyatro yönetmeni Ella ve annesiyle beş gün boyunca aynı yerlerde konaklayıp Ppatagonyanın üç ayrı kentinde turlara katıldık ,sekiz saatlik yürüyüşe mal olan doğal parklarını ziyaret ettik.Her konuda bize çok yardımcı oldular .bazı müzelere girişte bize konuşmamamızı söyleyerek biletlerimizi yerel halkın ödediği fiyattan aldılar.
Kalafatta iki kız bir erkek genç bir türk grupla karşılaştık,tabii heyecanla merhaba dedik.Buralarda yurtdaşlarımızla karşılaşmak mutlu etmişti bizi.Delikanlı bizimle sohbet etti hattaBoınes Aireste fotoğraf makinasını çaldırmış. ama kızlar türk olduğumuzu öğrenince tur otobüsünün arkasına kaçtılar selam bile vermaden ve gezi boyunca kaçtılar bizden. nedenini anlayamadık bir türlü.
Dünyanın sonundaki kent olan Usuhaiadaki devasa eski hapishane müze haline getirilmişti. Kentin kuruluşuda işte uzaklardan buraya getirilen azılı suçlular yüzünden olmuş. Bu suçlular içinde ölene kadar kalacakları bu hapishaneyi ve gardiyanların evlerini inşa etmişler. yavaş yavaş gardiyan ve mahkum yakınları gelip yerleşmeye başlamış. son yıllarında ise düşünce mahkumlarıda getirilmiş buraya,onlardan sonra ise hapishanede okuma yazma kursları açılmış. bir çok kederli mahkum hikayeleri dinledik . Ella üşenmeden hepsini çevirdi bize.
Dışarısı ne kadar soğuksa konakladığımız hostellerde o kadar sıcaktı ,kimi zaman pencereleri açık bırakıyorduk uyurken.
Bir çok spor sever buz dağlarına yürüyüş yapıyordu hemde bir kaç gün süren buzul üstünde çadır konaklamalı. Bu yürüyüşler için özel techizat gerekliydi ve bizim için fazlaydı bu yüzden bu maceraya atılamadık.
Yanan kayalıklar diye anılan kayalıklar, eskiden böyle anılıyormuş. güneş ışıkları vurunca uzaktan yangın var gibi görünürmüş.
Boınes Airesten usuhaiaya uçakla gelmiş oradan otobüsle Kalafata kalfattan uçakla boınes Airese geri döndük kışlıklarımızı hava alanına girerken bıraktık. bundan sonraki üç ayımız güney kutbuna doğruydu.
.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder