4 Ekim 2016 Salı

BİR HAYAT BİN BİR ANI



 ANI 95

03 Ekim 2016

Gündüz yolculuğu her zaman zevkli gelmiştir bana seyrederek, fark ederek gider insan. 
Nepalden pokarayı geride bırakarak sınırı geçip Varanasiye  gidiyorum.

Yol boyunca el sallayan nepalliler, paytak, paytak yürüyen kıçları çıplak küçük çocuklar, el sallayıp bir süre otobüsün peşinden koşan büyük çocuklar, çamaşır asan kızlar, birbirlerinin bitlerini kıran kadınlar…

Yol boyu bir süre solumuz dağlar sağımız evlerdi ve sabahın bu erken saatinde dağ kenarında ortak çeşmelerde dişlerini fırçalayan pek çok insan vardı, kimi çeşme başlarında iki üç kişi birden diş fırçalıyor bir ellerinde fırçalar diğer ellerinde diş macunları, boyunlarında havlular, kimileri pijamalı.
 İnsanların bu soğukta bir diş fırçalamak için (en yakını evinden çeşmeye gitmek için en azından yolu geçmek zorunda)bunca zahmete girmesi…
Yani yol boyunca köylerde sabah uyanışına, kimilerince mahrem sayılan sabah kişisel temizliklerine tanık olduk.

Buz gibi pınarda çamaşır yıkanıyor

Manzaralarda en az giysileri kadar renkliydi Nepal’in,.

Alınlarından sırtına doğru sarkıtılmış kalın kemerlere onca ağır yükü baş boyun gücüyle taşıyan minyon kadınları unutmak mümkün mü? Üstelik renkli sarilerinden, hızma, halhal, bileziklerinden vazgeçmeden.
  
En az beş mola verdik yolda ve yolcular inip bindi ben kapının hemen ardındayım ve çoğunlukla kapı açıktı. Kapatma önerimi hoş karşılamadı muavin. Korna durmaksızın çalıyor, alışmalı buna.

İyi ki yanımda yiyecek bir şeyler almışım, yol boyunca durduğumuz lokantalar pek bana göre değildi. Buralarda daha yeniyim eliyle yiyor insanlar kaşık çatal yok etrafta. Otobüsteki diğer sekiz turist de benim gibi yanında taşıdıkları yiyecekleri kemiriyor.

 Teneke otobüsümüz yemyeşil yamaçlardan ovaya doğru iniyor ve manzara sevimsizleşmeye başlıyordu. Yavaş, yavaş ağaçlar yerini toz toprağa bıraktı.
  
Sınıra vardığımızda saat on üç olmuştu ve çok kalabalık ortalık. 
İstasyonların değişmez manzarası işte bir sürü rikşacı kuşattı turistleri her birimize beş altı rikşa sürücüsü düşüyor, ustalıkla turistleri birbirinden ayırıverdiler.
 Kapanın elinde Nepalden çıkış yapmaya büroya gidiyoruz.
 Yirmi dakikalık bir yoldan sonra bürodayım resmi giysili bir adam evraklarımı kontrol ediyor, işim uzun sürmedi
Kapıda bekleyen aynı rikşayla bir km ilerde Hindistan girişine gittim. 
Buradaki görevliler sivil giyimli kapının önüne konmuş bir masada işlem yapıyor biraz öncekilerin tersine iri yarılar.

Beni beklemekten vazgeçmeyen rikşayla sınırı kamyon, yaya trafiğinin arasında geçiyoruz Hindistandayım artık. 
Otobüs terminali çok yakın ve ilk kez sınırı oto yolla geçiyorum ne zormuş yaa.

Terminaldekilere  sordum şu otobüs gider dediler şu otobüsteki muavine sordum saat dörtte gideceklerini söyledi. Daha bir buçuk saatim vardı. 
Bu sırada başka bir otobüs yaklaştı bende ona yaklaştım Varanasi’ye gideceğimi söyledim o da saat dörtte gidecekmiş. Haydaa bu işte bir iş var. 
Tekrar öbür otobüse gittim adam yüzüme baka, baka yalan söylemiş aslında altı buçukta gidecekmiş ama yolda kapatırım arayı diyor. Onu da diğer otobüs şoförünün araya girmesiyle itiraf etti. Sinirle valizimi asıl saat dörtte giden otobüse taşıdık, bu arada sadece Hindistan rupisi kabul ediyorlarmış ve bende sadece Nepal rupisi var olmaz dedi şoför, haydaa tekrar aynı rikşayla sınıra oradan Nepale.
Sınır görevlileri bakıyor el kol işaretleriyle döneceğimi söyledim hız kesmeden, ses çıkarmadılar Rupileri değiştirip aynı rikşayla umarım son kez sınır görevlilerine  el sallayarak tekrar garaja döndüm.

Arabada benden başka bir turist aile daha var diğerleri yerli. Turist aile Avusturalyalıymış sohbet ettik, benimle aşağı yukarı aynı güzergahı takip ediyorlar.
Tenekeden otobüsle tangır tungur yola koyulduk.





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder