ANI 95
03 Ekim 2016
Gündüz yolculuğu her
zaman zevkli gelmiştir bana seyrederek, fark ederek gider insan.
Nepalden pokarayı geride bırakarak sınırı geçip Varanasiye gidiyorum.
Yol boyunca el
sallayan nepalliler, paytak, paytak yürüyen kıçları çıplak küçük çocuklar, el
sallayıp bir süre otobüsün peşinden koşan büyük çocuklar, çamaşır asan kızlar,
birbirlerinin bitlerini kıran kadınlar…
Yol boyu bir süre
solumuz dağlar sağımız evlerdi ve sabahın bu erken saatinde dağ kenarında ortak
çeşmelerde dişlerini fırçalayan pek çok insan vardı, kimi çeşme başlarında iki
üç kişi birden diş fırçalıyor bir ellerinde fırçalar diğer ellerinde diş
macunları, boyunlarında havlular, kimileri pijamalı.
İnsanların bu soğukta bir
diş fırçalamak için (en yakını evinden çeşmeye gitmek için en azından yolu
geçmek zorunda)bunca zahmete girmesi…
Yani yol boyunca köylerde sabah
uyanışına, kimilerince mahrem sayılan sabah kişisel temizliklerine tanık olduk.
Buz gibi pınarda
çamaşır yıkanıyor
Manzaralarda en az
giysileri kadar renkliydi Nepal’in,.
Alınlarından sırtına
doğru sarkıtılmış kalın kemerlere onca ağır yükü baş boyun gücüyle taşıyan
minyon kadınları unutmak mümkün mü? Üstelik renkli sarilerinden, hızma, halhal,
bileziklerinden vazgeçmeden.
En az beş mola verdik
yolda ve yolcular inip bindi ben kapının hemen ardındayım ve çoğunlukla kapı
açıktı. Kapatma önerimi hoş karşılamadı muavin. Korna durmaksızın çalıyor,
alışmalı buna.
İyi ki yanımda yiyecek
bir şeyler almışım, yol boyunca durduğumuz lokantalar pek bana göre değildi.
Buralarda daha yeniyim eliyle yiyor insanlar kaşık çatal yok etrafta.
Otobüsteki diğer sekiz turist de benim gibi yanında taşıdıkları yiyecekleri
kemiriyor.
Teneke otobüsümüz yemyeşil
yamaçlardan ovaya doğru iniyor ve manzara sevimsizleşmeye başlıyordu. Yavaş,
yavaş ağaçlar yerini toz toprağa bıraktı.
Sınıra vardığımızda
saat on üç olmuştu ve çok kalabalık ortalık.
İstasyonların değişmez manzarası
işte bir sürü rikşacı kuşattı turistleri her birimize beş altı rikşa sürücüsü
düşüyor, ustalıkla turistleri birbirinden ayırıverdiler.
Kapanın elinde
Nepalden çıkış yapmaya büroya gidiyoruz.
Yirmi dakikalık bir yoldan sonra
bürodayım resmi giysili bir adam evraklarımı kontrol ediyor, işim uzun sürmedi
Kapıda bekleyen aynı
rikşayla bir km ilerde Hindistan girişine gittim.
Buradaki görevliler sivil
giyimli kapının önüne konmuş bir masada işlem yapıyor biraz öncekilerin tersine
iri yarılar.
Beni
beklemekten vazgeçmeyen rikşayla sınırı kamyon, yaya trafiğinin arasında geçiyoruz
Hindistandayım artık.
Otobüs terminali çok yakın ve ilk kez sınırı oto yolla
geçiyorum ne zormuş yaa.
Terminaldekilere sordum şu otobüs gider dediler şu otobüsteki muavine sordum saat dörtte
gideceklerini söyledi. Daha bir buçuk saatim vardı.
Bu sırada başka bir otobüs
yaklaştı bende ona yaklaştım Varanasi’ye gideceğimi söyledim o da saat dörtte
gidecekmiş. Haydaa bu işte bir iş var.
Tekrar öbür otobüse gittim adam yüzüme
baka, baka yalan söylemiş aslında altı buçukta gidecekmiş ama yolda kapatırım
arayı diyor. Onu da diğer otobüs şoförünün araya girmesiyle itiraf etti.
Sinirle valizimi asıl saat dörtte giden otobüse taşıdık, bu arada sadece
Hindistan rupisi kabul ediyorlarmış ve bende sadece Nepal rupisi var olmaz dedi
şoför, haydaa tekrar aynı rikşayla sınıra oradan Nepale.
Sınır görevlileri
bakıyor el kol işaretleriyle döneceğimi söyledim hız kesmeden, ses çıkarmadılar
Rupileri değiştirip aynı rikşayla umarım son kez sınır görevlilerine el sallayarak tekrar garaja döndüm.
Arabada benden başka
bir turist aile daha var diğerleri yerli. Turist aile Avusturalyalıymış sohbet
ettik, benimle aşağı yukarı aynı güzergahı takip ediyorlar.
Tenekeden otobüsle
tangır tungur yola koyulduk.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder